28 Ağustos 2014 Perşembe

PIN VE ÖTESİ

Kredi kartı ve banka kartıyla alışverişlerde PIN, yani şifre girişi ile doğrulama biz kart kullanıcıları açısından hiç de demode ve sorun oluşturan bir uygulama değildir. Fakat görüyorum ki kart sağlayıcılar bunun mutlaka aşılması gerekli dev bir problem olduğu kanaatindeler.

 

Doğrusu bugüne kadar herhangi bir satış noktasında şifre girmek zorunda olduğu için mızmızlanan bir müşteriyle karşılaşmadım. Her ne kadar bazen bir müşterinin kasiyer kıza “evladım sen gir, şifrem 1453” dediği oluyorsa da insanların şifre güvenliği konusunda giderek daha bilinçli hale geldiklerini izleyebiliyoruz.

 

PIN girişinin ötesinde biyometrik veya coğrafi doğrulama yöntemleri teknik açıdan birer seçenek olarak önümüzde dursa da, gerçek hayatın akışı için çok da istenen şeyler değil açıkçası. Parmak izi, avuç izi, göz retinası, yüz tanımanın yaygın ve hatasız şekilde kullanımının henüz ulaşılabilir hale gelmemiş bir teknolojiye bağlı olmasının yanı sıra, insanların sadece bir plastik kartı taşımamak için bankaya gidip parmak izi vermesi veya avuç içi ya da göz retinasını taratmasını beklemek doğru olmasa gerek. İnsanlar kart taşımaktan ve şifre girmekten rahatsız değiller. Bırakın insanlar kartlarını taşısınlar, yerinde duruyor mu diye kontrol etsinler, şifreyi sadece kendilerinin bildiğini düşündükleri için kendilerini güvende hissetsinler. Bir defa PIN girişi müşterinin gözüyle görüp, eliyle katkı sağladığı bir güvenlik adımıdır. Alış veriş için şifre girmesi kendini güvende hissettirir. Yani uygulama kadar müşteri tarafındaki algı da önemlidir.

 

Öte yandan, bir market alışverişi düşünün, arabanızı doldurdunuz, kasaya geldiniz, malları kasiyerin önündeki banta yerleştirdiniz, hepsinin tek tek barkod okuyucudan geçmesini beklediniz, sonra herşeyi poşetlere doldurdunuz, ödemeyi yapacaksınız. Bu kadar zahmetin yanında cüzdandan bir kart çıkarıp şifre girmek bir tüketici olarak bana zor gelmiyor açıkçası. Kaldı ki müşteri sadakat programları çerçevesinde marketinizin veya mağazanızın üyelik kartlarını da göstermeniz isteniyor, yani onun için elimizi cüzdanımıza atmış oluyoruz zaten.

 

Markette daha arabayı doldururken eşyaları poşete koyup, sonra kasa kuyruğu vesaire beklemeden çıkıp gidebilecekken (ki bunu deneyenler oldu ama maalesef başarılı olamadılar-şimdilik), sadece ödeme için sıra bekleyecek olsam, bunun için bir çözüme ihtiyaç duyardım. Halbuki mevcut düzende bir alışverişte belki de en az sürtünme yaratan süreç ÇİP+PİN ödeme sürecidir.

 

Netice itibarıyla ben bir tüketici olarak ÇİP+PİN’den memnunum ve düşük tutarlı ödemelerde temassız kart kullanımı dışında başka bir ödeme şekline ihtiyaç duyacağımı sanmıyorum. Bence bu konuda yenilikler için çalışanlar, kartı tamamen ortadan kaldırmak yerine cüzdandaki kartların sayısını azaltma çalışmalarına ağırlık vermeliler. Coin Card bu açıdan iyi bir alternatif gibi duruyor, fakat çipli ve temassız kartların fonksiyonlarını da birleştirmesi için daha çok fırın ekmek yemesi gerekecek.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder